Kalabalıklar içinde sessiz bir derviş: Mevlâna İdris Zengin
- Meryem Nur Serçe
- 25 May
- 2 dakikada okunur
Mevlâna İdris az, öz ve gıybetsiz konuşan, fedakâr, çocukların dostu, gezmeyi seven, çaylı, çorbalı, yemekli, çekirdekli bir sohbet tiryakisiydi.
Herkese Özel Hissettirirdi Erken ayrıldı aramızdan, ama tam da ona yakışır şekilde veda etti. Tüm dünyanın yükünü omuzlamış, 56 yaşında, fakat kalbi 80 küsur yaşındaymış dedi doktorları. Cenazesine uzaktan yakından bütün dostları geldi. Hep güzel dualar edildi, geçmiş anılar konuşuldu. Onunla ilgili hatıraları anlatmak ertesi gün de sürdü, muhtemelen epeyce daha sürer.
Dostlarına sorduğumda herkesin ‘Mevlâna İdris’i farklıydı, ama hemfikir oldukları konular çok fazlaydı. Herkesle kendini özel hissettirecek dostluklar inşa ederdi. 34 yıllık dostu Kemal Sayar, “Otuz kişi bir masada buluştuysanız, herkes Mevlâna’yı en yakın dostu bilirdi” diye anlatıyor bunu. Sayar, İstanbul’a ilk geldiğinde tanışmış onunla ve o günden beri hiç kopmamışlar.
Bir çay ocağında beraber susarız bazen gecenin 2’sinde telefon çalar, Mevlâna İdris bir gece vakti fıkra anlatmak için dostunu yatağından kaldırır. “Bazen komik bazen değil” diyor dostu Ertuğrul Fındık, ama hepsinin orijinal olduğunu da ilave ediyor “Telefon açar, çay içmeye çağırır. İstanbul’un kıyısında kalmış bir çay ocağında beraber susarız. Süleymaniye’de bayram namazlarında simit böler upuzun masalara. Ne denir, nasıl anlatılır bilmem ki. 30 yıldır abim. Şiir yazdıysam birazı odur, masal yazdıysam birazı odur, güzel yazı yazdıysam birazı odur. Tanıdığım herkesin birazı Mevlâna abidir. Yakamızda bir gül gibi.
Mevlâna her yerdeydi diye anlatıyor ya dostları, Paris’te bir sergiye gitmişler Mehmet Şeker’le birlikte. Açılış töreninden sonra şehri dolaştıklarını daha sonra otele gidip dinlenmek için gruptan ayrıldıklarını söylüyor. Ama akıbet her zaman niyete uymuyormuş. “Caddeler, binalar birbirine çok benzediği için yolu şaşırdık. Caddeleri karıştırınca, fazla yürümek zorunda kaldık. Vakit akşamı geçmişti. Birimizin telefon şarjı bitmiş, diğerinin interneti kalmamış... Nihayet otele ulaştığımızda, gezmeyi tercih eden diğer arkadaşları gördük. Bir iki dakika önce gelmiş, lobide dinleniyorlardı. Mevlâna ile fısıldaşarak karar verdik. ‘Üstat, bunu kimseye anlatmayalım.” Anlatılacak o kadar çok şey var ki, sayfalara sığmıyor anılar. Bazı dostların da boğazında bir düğüm, anlatmak için zamana ihtiyaç var. O şimdi Eyüp Sultan Mihrişah Sultan Türbesi haziresinde, Eyyub el Ensari’nin ve yüz yıllardır Eyüp Sultan’da medfun bulunan veliyullahın komşusu.
Mevlâna İdris denildiğinde aklımıza ilk gelen nezaketi, sessizliği yani adeta dervişliği oluyor. Çocuk edebiyatı eserleri ve şiirleri de onun bize miras bıraktıklarından. Kısaca onun yaşamını hatırlatmak gerekirse, Mevlâna İdris 1966 Kahramanmaraş Andırın doğumlu. 1989’da ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. İmzasını İkindiyazıları, Diriliş, Dergâh, Albatros, Geniş Zamanlar ve Gerçek Hayat gibi dergilerde gördük. "Kuş Renkli Çocukluğum" isimli şiir kitabı ile 1987'de Gökyüzü Yayınları Çocuk Edebiyatı Ödülü aldı. 1998’de ise Türkiye Yazarlar Birliği, Çocuk Edebiyatı Ödülü’nün sahibi oldu. Gerçek Hayat dergisinde hazırladığı şiirli posterler uzun yıllar dikkat çekti. Sayfanın üst başlığı yayının ciddiyetine ufak bir mola niteliğinde, Teneffüs adını taşıyordu. Editörlüğünü yaptığı bu sayfada posterlerin yanında her hafta genç şairlerin şiir ve denemelerine yer verdi. Mavikuş’tan sonra Çeto isimli çocuk edebiyatına odaklanan önemli bir dergi çıkardı. Çeto’nun açılımı, Çocuk Edebiyatı Tercüme Ofisi idi. İyi Geceler Bayım isimli şiir kitabının yanında, Tehlikeli Bir Kipat, Sufi ile Pufi, İyilik Dükkânı, Acayip Hayvanlar, Ütüsüz Ayakkabılar gibi çok sayıda çocuk kitabıyla da edebiyat severleri selamladı. Bu eserleri şimdiye kadar Farsça, Almanca, Arapça, Urduca, Macarca gibi dillere de çevrildi.Yaşadığı kalp rahatsızlığından sonra vefat eden Mevlâna İdris, Eyüpsultan Camii’nde kılınan cenaze namazından defnedildi.
Rahmetle…