Eğitim Sistemimizin Öğretileri; Ezber, Baskı, ve Biraz da Umutsuzluk…
- Meryem Nur Serçe
- 3 May
- 2 dakikada okunur
Sınavlar arasında koşturmaktan hayata dair beceri kazanamayan nesiller yetiştiriyoruz.
Bir öğrenci sabah sekizde derse giriyor. Öğretmeni anlatıyor anlatıyor, o ise not alıyor. Sınavdan önce aldığı notların hepsini oturup tekrar ediyor, sınav gelip geçtikten sonra ise tekrar edip ezberlediklerini unutuyor. Ertesi gün diğer bir ders için yine aynı şeyler başa sarıyor. Haftalar, aylar, yıllar böylece geçip gidiyor. Peki bu öğrenci bu derslerden, konulardan ne öğreniyor gerçekten?
Birçok eğitim sistemi, ezber ve sınav odaklı bir anlayışa sahiptir. Öğrenciler, bilgiyi anlamak ve uygulamak yerine, sınavlarda başarılı olmak için gereken bilgileri ezberlemeye odaklanırlar. Bu durum, öğrencilerin yaratıcı düşünme, problem çözme ve eleştirel düşünme gibi önemli becerilerini geliştirmelerini engeller. Sınav odaklı eğitim, esnekliğin olmadığı bir sisteme evirilir.
Eğitim sistemleri genellikle katı ve değişime dirençlidir. Müfredatlar ve öğretim yöntemleri, değişen dünya koşullarına ve öğrenci ihtiyaçlarına yeterince hızlı adapte olamamaktadır. Bu durum, eğitim sisteminin güncelliğini ve işlevselliğini yitirmesine neden olmakta, sistem salt sınav odaklı hale gelerek değişime direnç gösteren, katı bir forma dönüşmektedir.
Eğitim sistemleri genellikle teorik bilgiye odaklanır ve uygulamalı eğitime yeterince önem vermez. Bu durum, öğrencilerin edindikleri bilgileri pratikte uygulamada zorlanmalarına neden olabilir. Dahası eğitim sistemleri genellikle akademik becerilere odaklandığından günlük hayatta gerekli olan hayat becerilerine yeterince önem vermez.
Yaşanan bu durum öğrencilerin potansiyellerini tam olarak gerçekleştirememelerine neden olabilir. Ülkemizde ki eğitim sisteminde, teknolojinin sunduğu imkânlardan yeterince yararlanılmamaktadır. Teknolojik araçlar ve kaynaklar, eğitimi daha ilgi çekici, etkileşimli ve verimli hale getirmek için tasarlansa da teknoloji okuryazarlığı yeterince gelişmemiş öğretmenler sayesinde bu tür imkânlar da pek fazla tercih edilmeyip, kullanılamamaktadır.
Öğrencilerin çoğu konuları ezberliyor ama anlamıyor. Sınavda soruları çözmeyi biliyor ama asıl problemleri çözmeyi bilmiyor. Çünkü her şeyin formülü sınav için kullanabileceği şekilde ezberliyor. Nerede nasıl o formülü hayatına geçireceğini bilmiyor. Sistem öğrenciyi sadece rekabet için hazırlıyor ama öğrenciye nasıl işbirliği kuracağı öğretilmiyor. Sadece ders çalışması, ezberlemesi ve sınavı geçmesi bekleniyor ama hayat hakkında konuşması, bilgileri hayata nasıl geçireceğini öğrenmesi öncelenmiyor.
Oysa ki eğitim, yalnızca bilgi aktarmak demek değildir; bireyi yetiştirmektir. Düşünebilen, sorgulayabilen, kendini ifade edebilen bireyler ve nesiller yetiştirmektir. Ne yazık ki çoğu okul hâlâ çocuklara “başarı = puan” formülünü öğretiyor. Başarıyı çocuğun öğrendiğini uygulayabilmesi olarak değilde sınavda yüksek alabilmesi olarak gösterip o şekilde yetiştiriyor. Hayatın karmaşıklığını değil, optik formların kurallarını öğretiyor.
Günümüzde çocuklar okula severek değil, mecburen devam zorunluluğu için gidiyor. Çünkü merak ettikleri sorulara cevap aramaktansa, test kitaplarındaki kısıtılı seçeneklere cevap arıyorlar. Aslında eğitim, “doğru cevabı” değil, “kendi cevabını” buldurmalı. Kendi cevabını bulabilmeyi öğretmeli.
Belki de önce sistem değil, insanların, eğitmenlerin bakış açısı değişmeli.
Yorumlar